gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
Tweet |
Siyasete dışarıdan bakıldığında, “huzurun ancak maddiyatla sağlanacağı algısının hâkim olduğu bir ortamda, insanların manevi doyuma ulaşmak ve hayatlarını anlamlandırabilmek adına, bir amaç edinerek gönüllülüğün esas alındığı faaliyetlere yöneldiği alanlardan biri olarak görünüyor…”
Siyasi gönüllük kişiyi, toplumda var olan sorunları yakından izlemeye ve çözüm üretmeye teşvik eder. Yeni ilişkiler ve ağlar kurmaya yardımcı olur. Bir gruba ait olma hissini kuvvetlendirir ve bireyin yalnız olmadığını düşünmesini sağlar. İletişim ve ekip çalışması becerilerini arttırır. Bireyin kendi sınırlarını ve gücünü keşfetmesini sağlar kişiyi daha duyarlı ve empatik kılar.
İçeriye girildiğinde ise, peşine takıldıkları siyasetçilerin, o ülkenin menfaatleri yerine kendilerinin menfaatlerine uygun çalıştıklarını, siyasetin ikilem oluşturan yüzlerini, özellikle seçimlerde insanların fanatik bir şekilde taraftarı olmalarının istendiği bir alan olarak çıkar karşımıza SİYASET… Bu gerçek gönüllüleri hayal kırıklığına uğratırken, bazı insanlar farklı amaçlar edinerek yoluna devam etmekte, bazıları ise yanıltıldıkları için ciddi bir rahatsızlık ve boşluk hissederek, siyaset alanından çekilmekte...
“Önemli olan başkalarının bizi nasıl etkilediği değil, onların etkisinin sonucunda kendimizi ne duruma getirdiğimizdir.”
Siyasetin ipine sarılarak, kariyerini adım adım yükseltmek ve koltuk sahibi olmak üzerine kuranlar, tıpkı takım tutar gibi taraf olurken, bir siyasi partiyi ya da lideri sorgulamadan “o neylerse güzel eyler” diyerek destekleyenler, zamanla anlamsız bir siyasi anlayış içinde biçimlendiklerinin farkına bile varamazlar.
Bugünün en büyük sorunu bizzat insan sorunu olarak gözüküyor… Yani siyasi ideolojilerin durmadan çekiştirdiği, siyasetin amaçsızlaştırdığı, bilinçsizleştirdiği, biat etmesi ve sorgulamaması yönünde baskıladığı insan…
Amaç aynı zamanda bir güçtür. Amacı olmayan kişiyi manipülatif olaylar yönetir. Doğru kararlar alamaz, kullanılır. Dolayısıyla insan, limandan çıkmış gemi gibi nereye gideceğini bilmiyorsa, olaylar onu sürükler. Bir gün öyle davranır, bir gün böyle davranır… Rüzgâr ne tarafa götürürse oraya gider ve en sonunda ya kaybolur ya devrolur.
Halbuki insan, kendini bilme ( bilinç ), saygın amaçlar edinme aşamasıyla birlikte özgürce düşünme ve seçim yapabilme imkanına ulaştığı ölçüde insan olma sürecine girmiş demektir.
Sonuç olarak; Bir siyasi partiyi ve siyasetçiyi büyüten ve başarılı kılan şey, çevresinde olumlu etkiler yaratması, amacının ve topluma sağlayacağı katkıların anlamlı olmasıdır.
Sizin için önemli olan açgözlü davranıp makam, mal mülk edinmek hırsıyla siyasette amaçsızca savrulup anlamsızlaşmak mı? Yoksa içinde olduğunuz siyasetin hayat amacınıza ve değerlerinize uygun olup olmadığına bakarak, çalışmak mı?
Sizi başarıya götürecek en etkili şey saygın bir amacınızın olması, tutarlı ve kararlı olmanızdır. Bir insan neden başarılı olmadığını düşünüyorsa, kendini sorgulasın. Ya yeterince kararlı değildir, ya amacı yoktur ya da menfaatleri siyasetinin önüne geçmiştir.