Değirmen ustası ve işletmecisi dededen babaya daha sonra babadan oğula kalan dede mesleği su değirmenciliğini yaşatmak ve ailesinin geçimini sağlamaya çalışan 42 yaşımdaki Yasin Kılıçaslan, meslek yok olmasın diye yaşam savaşı veriyor. Eski değirmenin 1990 yılında bölgede yaşanan sel felaketiyle yıkılmasından sonra atıl durumdaki diğer su değirmeninin işletmeciliğini alan Kılıçaslan(42), daha iyi hizmet verebilmek için bina içerisinde duvarlarını yeniledim. Taban döşemesini, dolap ve değirmenin anı unsuru olan değirmen taşlarını yenileyerek unların döküldüğü kurnaları yeni sistem dolap olarak dizayn ettirdim.  Bunların bedeli olarak ta yaklaşık 10 bin TL masraf yaparak bu günkü haline getirdim.  Değirmenin temiz ve hijyene uygun olarak hizmet vermesiyle hizmet almaya gelenlerden takdir etmesi beni ziyadesiyle memnun ediyor. 

İşletmeciliğini aldığı ilk yıllarında yalnızca hafta sonları açık olan değirmeni pandemi dolayısıyla hafta içi her gün açarak hizmet verdiğini ifade eden Yasin Kılıçaslan(42), dede mesleği olan değirmenciliğin yok olmaya yüz tutun meslek olduğu için devam ettirmeye çalışıyorum. Değirmenin kapasitesi günlük 500-600 kg olduğu halde ancak son dönemlerde mısır ve buğday üretimin azalması nedeniyle bu rakamlar üçte bire kadar düştü. Öğüttüğüm un için kilo başına 50 ile 100 kuruş arasında bir meblağ alıyorum. Ayrıca aylık sigorta pirimi mi yatırabilmek için kendimce çözümler üreterek isteyenlere öğütülmüş un ve mısır da satıyorum. Değirmenimiz hafta sonları daha yoğun oluyor.

'BU TARİHİ AYAKTA TUTMAYA ÇALIŞIYORUM'

Yasin Kılıçaslan,  dede ve babasından kalan mirası yaşatmaya çalıştığını belirterek, şunları söyledi: "dedemden kalma değirmen işini yapmaya çalışarak bu tarihi ayakta tutmaya çalışıyorum. Şu anda değirmenimizde kendi mahallem ve civar mahallelerin haricinde diğer ilçelerden gelen vatandaşlarımızın mahsulleri de öğütüyorum. Benim buradaki amacım bu değirmen kültürünü devam ettirmek ve yok olmamasını sağlamaya katkım olsun diye uğraşıyorum. Artık su değirmenleri bilindiği gibi teknolojiye yenik düştü. Her geçen gün yeni makineler çıkıyor. Bu mesleğin bitmemesi için uğraş veriyorum. Nasıl dedemden babama babamdan bana geçtiyse inşallah gelecek nesillerimiz de bunu sürdürecek diye umut ediyorum” dedi.

Mısırlarını öğütmek için değirmene gelen Hanım ve Seyfettin Alp çifti, bölgede birkaç tane değirmen var. Hepsine de gittik fakat en temiz ve hijyene uygun olarak burayı bulduk. Bunun için Yasin Beye teşekkür ediyoruz. Özellikle Kovir-19 nedeniyle hijyen ve maskenin önemli olduğunu bu dönemde bunlara dikkat edilmesi bizin için çok daha önemliydi. Getirdiğimiz mısırlardan Fırın kurusu, mısır unu ve gün kurusu olarak öğütülürken özellikle Karadeniz Bölgesinin kışlık temel yiyeceklerinden olan karalahana çorbasının vaz geçilmezlerinden olan yarma olarak ta öğütüyoruz ki yemeğe ayrı bir tat veriyor. Değirmene hafta içi gelmeyi sakinliği bakımından uygun bulduk dediler.

Haber: Mehmet Bülent ALP