Süper Lig’in adı büyük performansları minnacık iki takımının tatsız, tuzsuz, sossuz mücadelesinde kazanan Beşiktaş, kaybeden futbol, konu mankeni Trabzonspor oldu. Beşiktaş’ın iki isabetli şutunun gol, Trabzonspor’un ilk isabetli şutunun maçın son dakikasında atıldığını izledik sıkılarak, utanarak, çaresizce...

Eksik ve geldikleri saklı kalmak üzere ligimizin en kötü futbolunu oynayan Beşiktaş ve en çirkin futbolunu oynayan Trabzonspor’un hala üç ve dört sıralaması geri kalanların teferruat rolüyle açıklanabilir herhalde.

Abdullah Hoca’nın prensipleriyle parçadan bütüne ulaşamıyor, anları anlayamıyor, görseli okuyamıyor, tekrarı ezberleyemiyoruz.

Oyun ve skor üretimi için gerekli kalifeye, kaliteye sahip değiliz tartışmasız da mücadele güç ve azminin bu oranda cereyanı kabul edilebilir, sahiplenilebilir, hazmedilebilir gibi değildir.

Trabzonspor forması bedenlerine üç dört gömlek büyük işportadan tedarik edilenler futbolcuları alın yazımız kabul etsek te nabzı bordo atmayan, tansiyonu mavi çıkmayan, hırsı yitik, yüreği bitik çer çöpün demirbaştan kaydını acilen düşmeliyiz. Herkes bulunduğu kurumun anlam ve önemine, mazi ve töresine, çap ve cüssesine sahip, layık, hazır olmalıdır. Futbolcu da, yönetici de, hoca da.

Yukarıdaki kıstasların testinden Mehmetcan ve Trezeguet mücadele, Visca, Mendy ve Denswil kabulü mümkün oyun üretimi ile ehveni şer seviyesinde başarılı oldular.

Abdullah Hoca’nın malzeme noksanlığı üzerinden sezonu kamufle makamını muhafaza etme şansı, denemesi, kurnazlığı mevcut skorlarla gerçekleşmez. Oyuna, oyuncuya, takıma ve kulübe varlığını, farklılığını, gerekliliğini icra ve ispat etmezse taraftarın sabrını da nabzını da kontrol edemez.  Takım iki farklı mağlup ve santraforu sakatlanmışken yerine defansif orta saha müdahalesini Trabzon da ne bakırcılara anlatabilirsin ne kalaycılara. Elinde geçen hafta gol atmış genç bir santraforun var lakin cesaretin yok, basiretin bağlı, kafan karışık sanki Hocam. Yani formsuzsun...

Sayın Doğan ve şürekâsı yukarıdan aşağıya yanlış sağdan sola eksiklerle dolu çengel bulmaca kıvamındalar. Topyekûn baş başa vermiş kulübün ekonomik arızalarını gidermekle meşguller. Beyler burası futbol kulübü finans kurumu değil. Sizin kulübü, profesyonelleri, taraftarı, öfkeyi, umudu, algıyı, hayali ve kırıklarını kısaca organizasyonu yönetmenizi bekliyoruz dört gözle. İşin mali boyutu dışındaki alanları Abdullah Hoca’nın sorumluluğuna ve inisiyatifine terk etmek hem insafsızlık hem liyakatsizliktir. İstanbul’daki Fenerbahçe maçından sonra bir yöneticiyi ya da başkanı konuşurken göremiyoruz. Kimden tırsıyor neden korkuyorsunuz? Trabzonspor’un sahada kaybedip kasada kazandığı hiç görülmemiştir. Gelecek hafta Trabzon da oynanacak Hatay maçına kadar en az üç futbolcu takviyesi şart bu ekibe. Aksi durumda alınacak bir mağlubiyet sizin için sonun başlangıcı olacaktır.

Filelerimize iki gol bırakan rakip çocuk santrafor Semih Kılıçsoy’u gıpta ile izledik. Güçlü, hızlı ve teknik. Üstelik Trabzonlu. Altyapıya torpil, rüşvet ve iltimasla oyuncu seçenlere verilmiş bir derstir Semih. Kendisini tebrik ediyor alnından öpüyoruz.

Maçı sahada ve ekranda yönetmeye çalışan hakem takımı muhtemelen Alper Gezeravcı’nın uzaydan gördüğü penaltı pozisyonunu görmezden geldiler. Bu resmen art niyettir, kasıttır, haramdır, ayıptır. Bunca derdin, sıkıntının arasında birde sizinle uğraşmayalım Arda ve Kardeşleri...