Oyuna ve skora bakarak son yıllarda seyrettiğimiz en rahat maçlardan biriydi diyebiliriz.

Şu bir gerçek ki İstanbulspor süper lig ayarında bir takım değil, o nedenle İstanbulspor ile oynayan takımlar için bu maçlar toparlanma maçı.

Fatih Tekke bu takımın başında kariyerinden yiyor gibi, dünyanın en iyi hocası olsa bile İstanbulspor bu konumdan daha iyi bir yere gelemez. Bunu bile bile Fatih ‘in kendi kariyerine negatif yazacak bir göreve devam etmesinin mantığı anlamıyorum, kenarda çaresiz gözlerle maçı izlediğini görünce üzüldüm.

4-0’lık sonuç her şeyden önce yenilmezlik serisini 34 maça çıkardığı için önemli diğer bir önemi de moral kondisyon olarak daha iyi duruma geldi.

Gelelim maçı değerlendirmeye; ilk yarıyı 1-0 önde kapamamıza rağmen yine çok yavaş oynadık, rakibin yerleşmesine müsaade ettik. Kanatları yeterince kullanamadık, ilginçtir buna Abdullah Hoca da isyan etti. Yayıncı kuruluşun bir kaç defa bu anı paylaştığını gördük, demek ki Abdullah Hoca da ilk yarıdaki oyundan memnun olmadı, ancak çözüm bulacak kişi tam da kendisi.

İkinci yarıda takım biraz hızlandı, kenarları daha iyi kullandı ve maç beş dakika içinde 3-0 a geldi.

Şu bir gerçek ki takımın futbolcu kalitesi ne kadar düşük olursa olsun oyunu dikine ve hızlı oynayınca ardarda pozisyonlara girebiliyor. Yine bu maçta gördük ki pivot santraforumuz ve de golcümüz yok, goller genelde orta sahada oynayan futbolcularımızdan geliyor.

Bireysel olarak değerlendirmeye geçmeden önce Trabzonspor ilk 11 olarak ideale yakın  sahaya çıktı. Ancak bu maçta Siopis ‘e gerek varmı idi diye sorarsanız bence gerek yoktu.

Bartra ve Denswil  veya Hugo bu üçlü nasıl oynarsa oynasın çok fark etmiyor. Hugo ve Denswil daha güvenli ikili gibi ancak ikisi de sol ayak. Bugün Bartra geldiğinden beri en iyi maçını oynadı.

Bruno Peres, Larsen’in ne kadar yetersiz olduğunu bize gösterdi.

Abdülkadir’in içine Siopis kaçtı herhalde, yeni bir futbol anlayışına bürünüyor bu hem çok iyi hem de kötü… İyi tarafı orta sahaya enerji katıyor, kötü tarafı kaleden gittikçe uzaklaşıyor. Oysa kaleye ne kadar yakın oynarsa skor katkısı o kadar yüksek olur ,gidişatı ve gelişimi çok iyi.

Yusuf Yazıcı için şunu söyleyebilirim, bu akşam anladık ki Abdullah Hoca ‘nın beklediğimi alamadım artık onları beklemeyeceğim dediği futbolculardan birisi Yusuf.

İyi bir Yusuf bu takım için çok önemli, Yusuf hücuma zenginlik katabilecek bir kapasitede, bu akşamki gibi oynamaya devam ederse ikinci bir Bakasetas etkisi yapabilir.

Djaniny kendisini maça veremiyor gibi, oynadığında çok iyi ancak sanki oynamamak için çaba sarfediyor, atsan atılmaz, satsan satılmaz gibi, her takıma lazım ancak sahada yok, çok vurdumduymaz oynuyor.

Maxi Gomez’i hala kullanamıyoruz onu oyuna katarak çok daha verimli hale getirebiliriz.

Trezequet her zamanki gibi kendine oynayan bir futbolcu, biraz yedek kalması onun için iyi olacaktır.

Sonuç olarak dengeli oyuna evet ancak oyun hızımızı artırmamız gerekiyor. Kanatları daha fazla kullanıp final paslarında doğru tercihler yaparsak daha iyi olacağımız kesin ancak İstanbulspor maçının sonucuna bakarak çok uçuk hayaller kurmayalım, İstanbulspor bu ligin en zayıf takımı.

Hakem Arda Kardeşler genel olarak iyi bir maç yönetti ancak Yusuf Yazıcı’nın hareketinin karşılığı kesinlikle kırmızı kart olmalıydı…