İstanbul'un tarihi mekanlarından Ihlamur Kasrı'nda düzenlenen bebek mevlidi bir anda ülkenin ve sosyal medyanın gündemine oturdu. Muhafazakar kesimin yakından tanıdığı sosyal medya fenomeni Büşra Nur Çalar'ın kızı Berra için düzenlenen mevlitin videosu sosyal medyada paylaşıldı. İzlemeyenler mutlaka izlesin. Videodan da görüleceği üzere Ihlamur Kasrı'nda düzenlenen mevlit için oldukça ihtişamlı bir organizasyon düzenlendi. 

Bu buram buram lüks ve şatafat kokan organizasyonu düzenleyen ve bebeğine tek taş pırlanta yüzük bile alıp takan Büşra Nur Çalar'ın kocası ise AK Partili Sağlık Bakanlığı'nda müşavir olarak çalışıyor.
ekşi sözlükte de gündem olan mevlide ilişkin bir kullanıcı tepkisini “5 metrekare odada 3 yıl açlıkla mücadele etmiş peygamberin ümmeti bu olmamalı” diye dile getirdi.
Gerçekten öyle. Hayatı yoksullukla ve açlıkla,  türlü mücadelelerle geçmiş bir büyük peygamberin ümmetinin ferdi olduğunu iddia eden müslümanlar günümüzde devasa bir lüks ve şatafatın esiri olmuşlar,  yaptıklarından da utanmıyorlar. Son 17 yıldır kendi inandıkları değerlerin savunuculuğunu yapan partinin iktidarda olmasının ortaya çıkardığı güç ve para sarhoşluğu kendini muhafazakar olarak tanımlayan kesimleri tamamen şirazeden çıkardı. Lüks içinde yaşayıp sınırsız bir çılgınca tüketim örneği göstermeyi kendilerinin en doğal hakkı görüyorlar. Bu ülkedeki fakir ve yoksul insanlar borçları nedeniyle siyanürle intihar ederken,  bu kokuşmuş muhafazakar kesim yüzbinlerce liralık arabalara biniyor,  lüks villalarda oturuyor,  ondan sonra da böyle neredeyse omzuna kadar altın bilezik takılı bir şekilde kraliçeler gibi kapıların açılmasıyla kasrın odasına girip aldığı tek taş pırlanta yüzüğü bebeğine takıyor. Bütün bu rezilliklerden sonra da orada Kur'an okunuyor. Her türlü İslami değer iğdiş ediliyor,  İslami ilke ve değerlerin içi boşaltılıyor. Hal böyle olunca doğal olarak bu israf düzenine karşı toplumdan tepki sesleriyükseliyor. 
Kokuşmuşluk,  tükenmişlik,  rezillik muhafazakar kesimi tamamen çevirip sarmalamış durumda.. İslami ilke ve değerler manzumesine ne kadar ters tutum ve davranışlarda bulunduklarının farkında değiller.. Yaptıkları şeyi yapmayı,  yani israf içerisinde lüks ve ihtişamlı hayatlar sürmeyi en doğal hakları olarak görüyorlar. Bir yetimin başını okşayıp,  bir fakirin karnını doyurmayan bu güruh doymak bilmez bir iştahla daha fazla para,  daha fazla güç elde etmeye bağlı bir hayat yaşama arzusu içinde...
Hepimizin sorması gereken bir soru var. O da şu: "Hz. Peygamber 21. yüzyılda yaşasaydı bu ümmet fertlerinden,  yani bizlerden biz bu haldeyken razı olur muydu?"
Hiç sanmıyoruz...