Trabzonspor öldü anladık ama ölüm nedeni önemli. Onun için otopsi şart diyorum.

Abdullah Avcı ilk ayrıldığında ‘bu takımda bir hastalık var ama ne olduğunu anlayamıyorum’ demişti. Avcı gitti hasta Trabzonspor daha da kötüye gitti. Avcı tekrar teşhis ve tedavi için geldi. Hasta yine kötü, bu sefer Şenol Hoca geldi serum ilaç vesaire derken hiç bir klinik düzelme yok. Hep dedik ki kadro yetersiz ve dengesiz derken bu kadro Şenol Hoca’yı da yedi.

Futbolculuğunda iz bırakan Fatih Sultan Tekke geldi taraftarların büyük çoğunluğu Fatih Tekke’yi futbolculuğu ile değerlendirerek hastayı teşhis ve tedavi yönünden daha iyi bir duruma getirmesini bekledi. Oysa ki Fatih Tekke futbolu bıraktı hocalık yapıyor.

Hocalık öyle sadece teorik olarak taktik ve teknik bilgi ile yapılabilecek bir meslek olsaydı Trabzon nüfusunun yarısı hoca!

Fatih Tekke’yi eleştirmek açısından söylemiyorum ancak oynattığı futbol kötü bir Avcı versiyonu. Yani tekrar başa döndük.

Bu kadar geçen süreye rağmen hiç beğenmediğimiz Abdullah Avcı futbolunun gerisine düştük.

Her hoca değişikliği bir kaç hafta da olsa takıma olumlu yansır oysa biz her hoca değişikliğinde geriye düştük.

Taraftarın Fatih Hoca’dan beklentisi teknik taktik bir yana takımı ateşlemesi idi. Ancak Fatih Tekke’nin yaptığı tiyatro seyircisi gibi takımı maçın başından sonuna kadar sadece alkışlamak oldu.

Trabzonspor ne oynuyor?

Şu anda Trabzonspor’un oynadığı oyun geriden kaleciden oyuna başlayıp sıkça gereksiz paslar yaparak defansın arkasına uzun tıplar atarak sonuca gitmek. Evet bu sistem bir gol de getirdi. Ancaaaak rakip armut toplamıyor, senin üzerine gelmiyor ve A planın çöktü  ve ağır defansının arasına attığı iki topla öne geçti.

Bu oyun sistemi yüksek miktarda tehlikeli ve farklı mağlubiyetlerin habercisidir. Ve en yakın maç Fenerbahçe maçı…

Korkarım ki bu kadro kalitesi farkı ve riskli oyun sistemi ile yıllar önce Şota’nın ilk maçında İstanbul’daki Beşiktaş’a 7-1 kaybettiğimiz maçı arşivlerden çıkarmaz.

Bu saatten sonra yetersiz kadro ve oyuna yetersiz bir hoca da dahil olacak gibi.

Gelelim saha içindeki oyuna…

Durarak oynanan tek spor bildiğim kadarıyla satrançtır.

Ancak son zamanlardaki Trabzonspor’u izledikçe Trabzonspor’un oynadığı futbolu da eklersek artık bizim oynadığımız futbol da durarak oynanan sporlara eklenmiştir.

Allah rahmet eylesin Volkan Konak’ın bir şiiri vardı; “Ha unutmadan söylüyorum yine şampiyonluğa oynuyoruz” diye devam eden bir şiir. Buna ekleme yapayım; ‘yine yavaş oynuyoruz, yine yana ve geriye oynuyoruz, yine temassız oynuyoruz’

Fatih Hocam senden taktik teknik beklemiyoruz, temaslı, hızlı, dikine oynayalım ne olur.

Aslında taraftar dün oynanan U-19 maçına tribünleri doldurarak mesajı net olarak verdi. ‘Bu kadar kalitesiz kapasitesiz yabancıları oynatmaktansa  U-19’lar oynasın’ dedi. Artık top Fatih Tekke’de ligde küme korkusundan kurtulduğumuz anda ya da şimdiden bu çocukların formayı alması lazım.

Lundstram oynayacaksa Boran oynasın. Mendy’nin yerine Salih oynasın. Serdar’ın yerine Arda oynasın.

Bireysel olarak Zubkov, Uğurcan gerisi yalan.

Bir de 6 milyon Euro verilerek alınan santrafor Sikan kendi mevkisi hariç 10 numara bile oynatıldı. Oysa sahada bizim beğenmeyip gönderdiğimiz gerçek 10 numara Enis Bardi yönetime ve eski hocalarına gerçek on numara benim der gibiydi.

Hakem mi?

Standart Trabzonspor maçı hakemi… Banza’ya yapılan penaltıyı es geçti. Bol bol kart gösterdi üzerine düşen görevi yerine getirdi amma Trabzonspor hakeme takılırsa hastalığı tespit edemez. Onun için otopsi şart…