İslam Hukuku Profesörü Merhum Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an Temel Kavramları kitabında Maun Suresi’ne göre yaptığı değerlendirmede dini yalan sayan, yani inkâra gitmediği halde dinin işe yarar bir biçimde hayata girmesini engelleyen kişi veya kişiler, zihniyetlerin şu suçları işlediklerini ifade eder:

 “Yetimi itip kakmak, yoksul ve açların doyurulmasına destek olmamak, ibadetleri, duaları (özellikle namazı) riya aracı haline getirmek, kamu mal ve haklarının ait oldukları yere ulaşmasına engel olmak”

Ve şöyle devam eder: “Sure, birinci ayetinde sorduğu sorunun özet yanıtını son ayette vermiştir: Birinci ayet soruyor: “Dini yalan sayanı görüp bildin mi?” 2 ila 6. ayetlerde sorunun ayrıntılı cevabı veriliyor. Ve son ayet olan 7. ayette sorunun kısa yanıtı geliyor: “Onlar, kamu haklarının, ait oldukları yere ulaşmasına engel olanlardır.”

İlk müfessirlerden Muhammed bin Cerir et-Taberi (ölm. 310/922) bu gerçeğe şöyle işaret etmiştir:

 “Mâunu engellemek” ifadesiyle gösterilmek istenen, surede kötülenen zümrenin insanların hayrına yarayacak değerlerin yerine ulaşmasına engel olduklarıdır. Burada, herhangi bir şeyin altı özellikle çizilmemiştir. Halkın yararlanmasında kullanılacak her şey mâun kavramı içindedir”

Bu surede omurga kavram, kamu yararıdır veya kamuya yararlı veya zararlı olmaktır.

Arap dilinin büyük ustalarından biri olan el-Ferra (Ebu Ya'la Yahya bin Ziyad, ölm. 207/822), mâunun ortak mallardan biri olan şu anlamında da kullanıldığını söylemektedir. el-Ferra şunu da ekliyor:

 “Mâun, kul üzerindeki hakların genel adıdır. Kamu mallarının yararlarını ifade için de kullanılır.”

Ebu Ubeyd (Kasım bin Sellâm, ölm. 224/838), el-Müberred (Ebul Abbas Muhammed bin Yezid, ölm. 286/900), Zeccâc (ölm. 311/923) gibi dil ustalarının tümü şu gerçeği ifade etmişlerdir:

 “Mâun, insanların yararına olan küçük-büyük, az-çok her şeyi ifade etmektedir”

Bu açıklamalar ışığında sormak isteriz. 22 yıllık AKP iktidarında Türkiye’de insanların iyiliğine yarayacak her türlü değer yerine ulaşmış mıdır? Halkın yararlanmasında kullanacağı şeyler adaletli ve denge gözetilerek milletin fertlerine dağıtılmış mıdır? Vatandaşların yararına olan küçük ya da büyük az ya da çok her şey eksiksiz bir şekilde insanlara intikal ettirilmiş midir? Bunu söylemek mümkün müdür?

Bu ülkede her yıl bugünün parasıyla 10-12 trilyon liralık bütçe kullanılıyor. 22 yılda AK Parti’nin kullandığı toplam bütçe bugünün parasıyla 220-264 trilyon lirayı aştı. Bütün büyük projelerin, havaalanlarının, otoyolların, tünellerin, köprülerin, hastanelerin, okulların ise maliyeti 10 trilyon lirayı aşmaz. Bu ülke 22 yılda 220 trilyon lira harcanmış bir ülke kadar müreffeh bir ülke mi? Bu ülkenin halkı, yılda 12 trilyon harcayan bir ülkenin halkı kadar zengin mi? Bu durum ülkede iktidar tarafından açık bir Maun (Kamu Hakkı) İhlali yapıldığını göstermez mi, ispatlamaz mı?

Gelir dağılımındaki adaletsizliğe, AK Parti iktidarının ve avanesinin elde ettiği ranta, milletin bütçesinden yandaşlara transfer edilen servetin büyüklüğüne ve iktidarın yaptığı yanlışlara bakarsanız Bu Maun ihlalinin büyüklüğü, kamu haklarının, ait oldukları yere ulaşmasına nasıl engel olunduğu hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz.

Uzun konvoylara, saraylara, uçak filolarına ve yurtiçi/yurtdışı seyahatlere yüz milyonlarca lira harcandı. Sadece AnkaPark’ta 750 milyon dolar çöpe atıldı.  Kamu Özel İş birliği projelerine verilen 100 milyarları bulan garanti ödemeleriyle ülkenin kaynakları yandaş müteahhitlere aktarıldı, komisyonlar alındı. Bu kaynakların milletin gelir ve refah seviyesinin üst noktalara taşınması için kullanılması gerekmez miydi? Bunun iktidar tarafından gerçekleştirilmeyip, ülke kaynaklarının milletin geneline adaletli bir şekilde dağıtılması gerekirken yandaşların zengin edilmesi, yoksulların gırtlağını sıkıp onlardan her türlü vergiyi zorla alıp zengin müteahhitlerin vergi borçlarının silinmesi, kamu mallarının, kaynaklarının halkın yararına kullanılmaması; açık bir Maun, Kamu Hakkı ihlali yapıldığının somut kanıtı değil midir?

Bütün bunları yapanlar da İslami hassasiyet taşıdıklarını iddia eden AK Partililer olunca bizlerin, “Bu nasıl Müslümanlık? Bu nasıl Nas’a saygı? Bu nasıl Nas’ın gereğini yerine getirmektir?” sorularını sormamız gerekmez mi?

Uzun lafın kısası edilecek kelam şudur ki AKP iktidarında kamu haklarının, kamu kaynaklarının ait oldukları yere yani milletin cebine gitmesi engellenmiştir ve engellenmektedir!

Bütün bunların sonucunda da çok ağır bir Maun (Kamu hakkı)  ihlali yapılmış ve ülke geneli için çok ciddi bir kamu zararı gerçeğiyle 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yüzleşmiştir.