Son yıllarda her muhatap olduğumuzda alerjik skorlara maruz kaldığımız Antalyaspor’u dün gece sıkıntısız atlattık.

Özellikle taraftarımızda Antalyaspor camiasına yönelik oluşan kin ve öfkeyi gereksiz ve manasız buluyorum. Nasıl biz onlara göre turistik kapasite rekabetinde hafif kalırsak onlar da futbol rekabetinde bize karşı çap kriterine takılırlar. Taraftarlarımızı ve ya camiamızın diğer bileşenlerini; tarihi, misyonu, felsefesi, başarıları, hedefleri, sportif rezervi ve total cüssesi bizimle kategorik sınıflandırmaya tabi tutulamayacak futbol kulüplerini gayri ciddi bulmaya davet ediyorum.

Sadece dün akşam ki maça özel değil bütün maçlarda bitiş düdüğü ile başlayan süreç ilgili kulüplerin güncel anafikirlerinin ifşa ettikleri bölümlerdir. Bu bölümden Avcı Hocamızın istatistik söylemlerine değinmek istiyorum. Çünkü kabak tadını istemiyoruz artık.

Futbolun "Sir" ünvanlı efsane ismi Ferguson bu konuda şöyle demişti: "İstatistik bikiniye benzer. Ortaya çıkardığı şeyler müstehcen, gizledikleri ise hayatidir."

Hocamızın günü, kendini, ekibini takımını hatta yönetimini muhafaza etmek adına sürekli iç saha yenilmezliği, total puan sayısı, kupa kazanma katsayısı gibi geçmiş verileri güncelleme beyhudeliğinden kurtulmasını umuyoruz. Onun vizyonunu sıradanlaştırmanın yanında rakiplerin ekstra motivasyonuna da gerek yok kanaatindeyim. İnsanların gücünü, kapasitesini, yaptıklarından çok yapamadıklarının tayin ettiği Avcımızın kulağına küpe olsun.

Felsefeye ara verip sahaya dönersek aynı taktik, aynı kadro, aynı oyun ve alınan üç puan dışında küçük ayrıntılar da gördük maçta. Geçen haftanın kötüsü Bartra’nın yerine Denswil, Yazıcı’nın yerine Abdüş’ün tercihi bunlardan kayda değer olanları. Yine devre başında Doğucan’ın ikinci altı numara olarak Siopis’e yardıma gönderilmesi oyunun ve skorun tutulmasına imkan verdi.

Gelecek maçlarda hayal kırıklığı yaşamamak adına iki altı numaralı norm kadro sabit tutulmalıdır.

Takımımızın hücum organizasyonundaki yavan hali öncelikle iki savunma bekimiz Eren ve Larsen’in sıfır katkısı sonra hücum beklerimiz Djaniny ve Trezaguet’in akıl oyunlarındaki kapasite sorunundan kaynaklanıyor. Yoksa dün de test ettiğimiz üzere Maxi Gomez kaliteli bir krampon. Gol için lojistik destek sağlanamadığından skor üretemiyor. Yine de sorumluluktan kaçmıyor. Arkadaşlarına skor yaptırma uğraşına evriliyor.

Djaniny’nin sezon başından beri en performanslı maçında yuhalanması hiç şık olmadı bence. Görev yaptığı mevkide şimdilik en iyisi O. Abdüş’ün ve Naci’nin o bölgedeki kötü oyunlarını unutmayalım lütfen.

Maçın hakemi son iki üç yıldır maçlarımızda gördüğüm en berbat yönetime düdük öttürdü. Başta Eren’in sakatlandığı pozisyon olmak üzere futbolcularımıza atılan birçok acımasız tekmeye toleranslı davrandı. Kötü niyetli olduğunu söyleyemem çünkü uzatmalarda Larsen’in rakibe yaptığı müdahaleye rahatlıkla penaltı çalabilirdi, çalmadı. Ama yetersiz ve gereksiz olduğu ortada...