Günlük siyasi çalkantıları ve suni gündemleri konuştuğumuz kadar salgın ve deprem felaketini, bu felaketlerde yitirdiğimiz canlarımızı, bir daha aynı acıları yaşamamak için neler yapmamız gerektiğini konuşmuyoruz.  

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabımdan;

“Bugünlerde (duyacağınız) hangi habere çok sevinirsiniz?” diye bir soru yönelttim.  

Açıkçası yazılanlarla hayal kırıklığına uğradım…  

Cevaplar genelde siyasetin oluşturduğu gündem doğrultusunda, “istifa ve dolar” üzerineydi… 

Çok az kişi insan yaşamını tehdit eden etkenlerden ve insan sağlığı ile ilgili haberlerden bahsediyordu…  

Bense cevapların, “günlük vaka sayısının hızla arttığı, her gün bir dostun ve tanıdığın koronadan vefat ettiği, günlük insan kaybımızın 80’i bulduğu bir ortamda, bizi sevindirecek en güzel haber “aşının bulunması” yönünde olacağını düşünüyordum. 

Gördüm ki, insanın gündeminde “insan yaşamı” yok!   

Daha dün deprem felaketiyle yaşadığımız çaresizliği çok çabuk unuttuk. Yine suni gündemler içinde kaybolup gidiyoruz.  

Toplum olarak o kadar siyasallaşmış durumdayız ki, görmemiz ve hissetmemiz gereken insani değerlerden uzaklaştığımızın farkında bile değiliz.

İnsan hayatı ve kaybı söz konusu olduğunda olaya, kişisel öfkelerimizle, siyasi, etnik ve dini bakış açılarımızla baktığımız için, bizden görmediğimiz insanların ölümüne seviniyor, rakip gördüğümüz insanların düşmesine gülüyor, toplum hayrına olsa bile menfaatimiz yoksa hiçbir işin  ucundan tutmuyoruz.

Bu bizi rahatsız etmeli hatta utandırmalı… İnsan bir değer ve sosyal bir varlıktır, acıyı da, mutluluğu da, başarıyı da paylaşarak büyür. 

İnsanı merkezine almayan hiçbir kurum ve inanç uzun soluklu olamaz ve de yaşayamaz. İnsanı yalnızca maddi bir varlık, taraf ve üretim elamanı olarak görenler de çözümün değil, her zaman sorunlarımızın bir parçası olmaya devam edeceklerdir. 

Kendi için istediği iyilik ve güzelliği başkaları için dileyemeyen, başkalarının acısına empati kuramayan insanları hangi sınıfa koyarız bilemem… 

Tolstoy, “İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır, başkalarının acısını duyabiliyorsa insandır” der.  

Bugün yaşadığımız korona felaketi ile insani duygularımızın daha fazla öne çıkması, sorumluluklarımızı daha fazla  yerine getirmemiz gerekirken, düşüncelerimizde ve hassasiyetlerimizde hala hiçbir değişim yok.

İnsan olmak büyük servetlerle ve mevkie sahip olmakla ölçülmemeli.  İnsan olmak sevgi, paylaşım, merhamet, adalet, şefkat, empati ve sorumluluk gibi değerlere sahip olmakla ve bu değerleri yaşama yansıtmakla ölçülmeli…  

Salgın ve deprem nedeniyle yaşadığımız insan kayıplarımız karşımızdayken, bu köşede kurgulanarak gündem yapılan konulardan bahsetmek içimden gelmiyor. 

Siz sizi sevindirecek haberlerin neler olabileceğini yüreğinize sorun. Ben beni sevindirecek haberi yazıyorum. 

Pfizer ve BioNTech'ten yapılan resmi açıklamaya göre, olumlu sonuç veren deneysel koronavirüs (Covid-19) aşısı, koronavirüsü önlemesi açısından çok kıymetli bir haber.

Sonuç olarak; İnsan yaşamını güvene alacak, yaşamımızı tehdit eden  alanların iyileştirmesi ve ortadan kaldırması adına yapılacak çalışmalar bizi sevindirecek en güzel haberlerdir. 

Beklentilerimize kavuşmamız  dileğiyle.