ANAP-MHP-DSP koalisyon hükümeti döneminde, ne enteresandır ki ABD, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’ndan kan örnekleri istemişti!

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Hubei eyaleti ve Wuhan şehrinde baş gösteren "Korona Virüsü”nün sebep olduğu ölüm ve hastalıklar yayılarak devam ediyor.

Korona virüsü, biyolojik savaşın bir yansıması mı? Yoksa Çin’de aniden ortaya çıkıp mutasyona uğrayarak hayvandan insana geçen bilindik bir virüs çeşidi mi?  21. yüzyılda, insanoğlunun yapıp başaramayacağı çok az şey kaldı diyebiliriz. Dünya üzerinde yeni bir sistem kurmaya çalışan egemen güçler, söylenen her şeye inanan, bize sunulan her şeyi sorgulamadan alan bir dünya istiyorlar.

Microsoft'un kurucusu Bill Gates 2018 yılında, sanki bir yerlerden bilgi almış gibi şunları söylüyordu: 

"Ortaya çıkan bir virüs altı ay içinde 30 milyon insanı öldürebilir."

Bill Gates, devamla şu tespiti de yapmıştır:  

"Eskiden meydana gelen bakteriyel virüs salgınları artık laboratuvar ortamında canlandırılıp mutasyona uğratılabilir, bu tür olaylara karşı insanlık çok hazırlıksız bir vaziyette."

Birçok ülke yer altı ve yer üstü zengin kaynakların paylaşımında söz sahibi olabilmek için,  caydırıcılık etkisi yüksek, ucuz maliyete sahip "Biyolojik Savaş" yöntemlerini kullanmaktan çekinmeyecektir. Birçok devletin saldırı ve savunma amaçlı biyolojik silah programına sahip olduğu, bizzat batılı kaynaklar tarafından ifade edilmektedir.

Geçmişi baz alırsak, biyolojik saldırı teknikleri 2. Dünya Savaşına kadar belirgin bir şekilde kullanılmıştır. Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak biyolojik silahlar, laboratuvar ortamında genetiği değiştirilerek mutasyona uğratılan bakteri ve virüsler üzerinden yapıldığını gözlemleyebiliyoruz.

Çin’in Hubei eyaleti ve Wuhan şehrinde baş gösteren; binlerce insanın ölümüne, hastalanmasına, korkuya kapılmasına, Çin ekonomisine milyarlarca dolar zarar vermesine ve nihayetinde Çin Halk Cumhuriyeti'nin dünyadan izole edilmesine sebep olan Korona virüsünü, ‘hayvandan insana bulaşan mutasyona uğramış ve bu sebeple olaylar meydana gelmiştir’ diye izah etmenin, tutarlı bir yanının olduğunu söylemek çok zordur. 

Şunu da hatırlatmak istiyorum. Biyolojik silah üretimi ile yakından ilgilenen ilaç firmalarının çoğu ABD menşelidir. 

Dünya ilaç piyasasının 20 dev şirketi ABD’de bulunuyor. Birbirleri ile ortaklıklar şeklinde hem kârlarını hem de dünya piyasasında etkilerini artıran bu şirketler; sürekli artış gösteren ilaç kullanımını yönlendirip yönetiyorlar. 

‘ABD veya farklı ülkeler tarafından bu tarz biyolojik bir saldırı kesin yapılmıştır’ demiyoruz ama Çin hükümetinin devasa büyüyen ekonomisi, Afrika ve Asya başta olmak üzere, tüm kıtada ABD'nin ekonomik ve askeri kazanımlarına verdiği zararlar, dünyaca ünlü birçok şirket tarafından ticari üs olarak Çin’in tercih edilmesi ve son olarak, Çin’in öncülük ettiği ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ (Belt and Road Initiative) projesine karşı  ABD'nin ekonomik, askeri ve tüm savaş kartlarını ortaya sürerek bu projeye karşı bir mücadele yürüttüğünü hepimiz biliyoruz.

ABD’DE YAPILAN ANKET VE SONUÇLARI

ABD'de en son yapılan bir ankette, ilginç sonuçlar ortaya çıktı.

Sorulan soru: Sizce ABD için en tehlikeli nedir?

ABD halkının çoğunluğuna göre Çin Devleti, Amerika Birleşik Devletleri için en büyük tehlike.

Bakalım ABD Dışişleri Bakanı Pompeo bu konuda ne demiş…

Pompeo, 11 Eylül'den sonra ortaya çıkan terör tehdidinin azaldığını belirterek, yeni dönemde asıl tehdidin Çin Komünist Partisi olduğunu söylüyor. 

İlginç gördüğüm, Hollywood yapımı bir film var. Onu da yazmadan geçemeyeceğim. Çin’de ortaya çıkan ve bütün dünyaya yayılan Korona virüsünün ortaya koyduğu sonuçlara şaşırtıcı bir şekilde benzeyen, 2018 Yapımı "Veron Filmi" bizlere tekrar şunu hatırlatmıştır.

ABD sahneye koyacağı işgal, saldırı gibi emperyal projelere uygun "Hollywood Filimleri" çekilerek kitleler ilk önce manipüle ediliyor sonradan ise bu manipülasyona uygun plan ve projeler uygulamaya konuyor. Son yüzyılda ABD’nin bizzat öncülüğünü yaptığı, Vietnam, Kore, Kamboçya, Afganistan ve Körfez savaşları buna örnek olarak verilebilir. 

ABD’nin, süper güç olmanın avantajlarını kullanan bir ülke olarak, biyolojik silah konusunda üstün bir pozisyonda olduğu gerçeğini görmemiz gerekir. Elimizde kesin kanıtlar olmasa da, Çin’de ortaya çıkan Korona virüsü ABD'yi işaret etmektedir. ABD'nin buradaki asıl amacı, ölümcül bir saldırı başlatmak değil, rakibi Çin’nin ekonomisine kontrollü zarar vermek olabilir.

Ortaya çıkan sonuçlara bakıldığında, ABD'nin prestij ve ekonomik olarak kazançlı çıktığı, Çin’in ise sosyal, siyasal ve ekonomik olarak büyük zararlara uğradığı açığa çıkmıştır. Bu tablo, göz önüne alınırsa Çin'de baş gösteren Korona virüs salgını, kontrollü biyolojik bir savaş yöntemine daha yakın duruyor. 

Çinli yazar "Ton Zeng" yazdığı kitapta; “ABD tarafından 1990 yılında Çin’in 22 ilinde kan örnekleri alındı.” ifadelerini kullanıyor.

İşin tuhaf tarafı Ton Zeng "Sars virüsünün" özellikle bu 22 ilde etkili olduğunu kitapta anlatıyor. 

Ne enteresandır ki aynı kan örneklerini ABD bizden de almaya çalışmıştı.

Belki de almışlardır, bilemeyiz.

Selam ve dua ile.