Bugun...



FON ÖĞRETMENLERİ

Eğitim çalışanlarının hamisi, avukatı, önderi olması gereken sendikaların Sayın Tekin’e ve ya değerlendirmesine yönelik sessizliği ise anlaşılır gibi değil.

facebook-paylas
Tarih: 23-06-2024 15:05

FON ÖĞRETMENLERİ

"Sokakta gördüğünüz 80 kişiden 1 tanesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından maaşı ödenen öğretmen statüsünde. Bakın bu devasa bir rakam. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 30'lu 40'lı rakamlardan şu an 13-14'lere düşmüş durumda. Bunlar dünya ortalamalarının gerçekten üstünde olan rakamlar. Dünyanın hiç bir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi, kamu tarafından fonlandırılmıyor."

Yukarıdaki paragrafın üreticisi kim olabilir? Bir müstemleke valisi olabilir. Kredi talebi karşısında IMF ve ya WBG’nin icra direktörleri olabilir. Bir misyoner olabilir. Zorlarsak nekes bir maliye bakanı da olabilir. Lakin bir milli eğitim bakanı olmaz, olamaz. Bakanı geç ortalama zekaya sahip hiç bir birey ülkesindeki eğitimci sayısının çokluğundan serzenişte bulunmaz.

Bu cümlelerin bir milli eğitim bakanına ait olamayacağı fikri sadece bize ait değil tabii ki. Bir sürü yancı, yağcı, kralcı zevatın fonlama sözcüğüne edebi sicilde temiz kaydı alma çabalarına şahit oluyoruz. Talihsiz sözcük maksat tartışmaları ile temizlenmeye, tevil manevraları ile sisteme uyarlanmaya çalışılsa da nafile. Çünkü "fonlama" terim anlamlı bir sözcük. Şayet bir iktisat kongresinde, bir ekonomik forumda, bir bankacılık sempozyumunda kullanılsaydı tabi ki özkaynakları kullanarak menkul kıymet sağlama şeklinde anlardık.

Oysa hem ulusal hem uluslararası literatürde fonlama sözcüğü stratejik amaçlarla özel ve tüzel kişilere çeşitli yollarla maddi güç transfer etmektir.

Ne kadar emekli olsak da çalışan meslektaşlarımıza atfedilen ilgili yakıştırmayı asla hoş görmeyiz, boş göndermeyiz.

Sayın Bakanımıza "Dünyanın hiç bir yerinde..." soru başlığıyla bir kaç sualde biz soralım kendilerine.

Dünyanın hiç bir yerinde eğitim müfredatı ortalama beş yılda bir değiştirilir mi?

Dünyanın hiç bir yerinde yaklaşık bir milyon sığınmacı öğrenci eğitim sistemine dahil midir?

Dünyanın hiç bir yerinde bir uzmanlık mesleği olan öğretmenlerin görevi ne idüğü belirsiz tarikat ve cemaatlere havale ediliyor mu?

Dünyanın hiç bir yerinde bir bakan kendi kurumunun çalışanlarını itibar dampingine uğratır mı?

Sayın Yusuf Tekin de biliyor ki Türkiye çılgın insanların ve ilginç öykülerin coğrafyasıdır. Harbiden biliyor mu acaba? Bildiğini varsayarak yerel sorulara başlayalım.

Türkiye’de profesör unvanı alalı bir, bir buçuk ay geçmeden, yasal uyarlamayla, üniversite rektörü yapılan kaç kişi var?

Türkiye’de doçentlik branşı üzerine beş yıl eğitim/çalışma şartını yerine getirmediği halde profesör yapılan tanıdığınız var mı?

Türkiye’de bir üniversitenin açtığı profesörlük kadrosunun şartları kimin CV’sinden kes kopyala şeklinde düzenlenmiştir?

Sakıncalı gördüğünüz eğitim neferlerinin % 75’i devri iktidarınızda atandığına göre kime atarlanıyorsunuz? 

Umarım cevaplayabilir yukarıdaki ucu açık soruları.

Milli Eğitim Bakanımız Erzurum’a gidince yerel dinamiklerle tepkimeye giriyor galiba. Geçen sonbaharda da " Erzurum’da öğretmen arkadaşlarla muhabbet ettik. Ara tatillerdeki hizmet içi eğitim faaliyetleri artık online değil okullarda yüz yüze yapılacak." şeklinde son derece bilimsel (!), vizyonist (!) ve katılımcı (!) bir karar almıştı.

Öğretmenlerimizin fonlandığı şeklindeki beyanının hangi maksatlara temel atma işlevi olduğunu yakında göreceğiz. Şu istatistik verileri de birileri görse iyi olacak. Avrupa’da yıllık çalışma saati ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısında lideriz. Yıllık kazanç bakımından ise açık ara sonuncu.

Zat-ı şahaneleri; eğitiminin, emeğinin, alın terinin karşılığını alan öğretmenlerimizi diline dolayacağına müteahhidinden, bürokratına, trolünden basınına, cemaatinden tarikatına, bankasından kapitaline kadar fon manyağı yapılan embesillere kafa yorsaydı bu krizli günleri görmez, yaşamazdık.

Daha özele inelim. Milli Eğitim vasıta yapılarak fonlanan tarikat ve cemaatler, özel okullar, yayınevi ve matbaacılar, kırtasiye ve temizlik ürünü tacirleri hatta yüzbinlerce çocuğuna haybiye eğitim sağladığımız başta Suriye olmak üzere Afganistan, Irak, Pakistan, Somali, Kenya gibi ülkeleri görebilse bari tasarruf günlerinde, hassasiyetinde.

Eğitim çalışanlarının hamisi, avukatı, önderi olması gereken sendikaların Sayın Tekin’e ve ya değerlendirmesine yönelik sessizliği ise anlaşılır gibi değil.  Eğitim Bir Sen ve Türk Eğitim Sen’in Sayın başkanları, kurulları, sözcüleri, temsilcileri; sizin sayılarıyla övündüğünüz üyeleriniz asalak, embesil ilan edilirken kulaklarınızın üzerine yatmayı nasıl başarabiliyorsunuz merak ediyoruz.

Yıllar önce de bir işletmeci bakanımız eğitim emekçilerinin çalışma kaliteleriyle ilgili negatif değerlendirme, itibarsızlaştırma beyanlarıyla bizi bayağı dövmüştü! Yine yeniden bir taarruzun da eğitim çalışanlarına reva görülmesi amasız, fakatsız çağdaş eğitim modeline karşı hissedilen karın ağrılarından mütevellittir...







FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EĞİTİM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI