gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
Tweet |
TBMM'de görüşülen "Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" teklifindeki TCK'nın bir maddesine eklenmek üzere kamuoyunda "etki ajanlığı" şeklinde isimlendirilen düzenleme tartışılmaya devam ediliyor. Şimdilik tadil ve tanzim edilmek üzere geri çekildi.
Bu geri çekilme inisiyatifi ilginçtir MHP dışındaki partilerin özellikle AKP ve CHP'nin ortak konsensüsü ile oldu. Cumhur İttifakı'nın mazisinde ilk defa gerçekleşen bu hareket bir kırılma anını yaşatıyor olabilir.
Peki, nedir etki ajanlığı? Bir ülkenin, örgütün ya da bireyin, bir başka ülkenin veya toplumun düşünce yapısını, kararlarını, kamuoyunu veya siyasi yapısını kendi çıkarları doğrultusunda etkilemek amacıyla dolaylı yollarla yürüttüğü manipülatif faaliyetlerdir.
Bu tanımın esasında casusluk olduğu ve TCK'nın ilgili maddelerinde cezayi müeyyidelerinin mevcudiyeti ilk aklımıza gelen eleştiri, değerlendirme olabilir. Lakin klasik manada istihbarat edinme şeklindeki casusluk müessesesinin amaç, yöntem ve kapsam bakımından geçirdiği evrime göre yasal mevzuatımızın da genişletilmesi, güçlendirilmesi ve güncellenmesi zorunludur.
Bakıldığında hiçbir sağduyunun muhalif olmayacağı, olamayacağı bir kanun teklifi, düzenlemesi olarak görülüyor.
Ülkemizde herhangi bir yasal mevzuatın gündem olma karakteri maalesef hep yaratacağı mağduriyetler üzerinden cereyan ediyor. Bu durum başta yargı olmak üzere yürütme ve yasama birimlerine duyulan güvensizlikten kaynaklanıyor. Bu birimlerin de Asil Milletimize güven telkin edemediği realitesini de kabul etmeliyiz.
"Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenlerin üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı..." biçimindeki düzenlemenin yaratacağı mağduriyetler (!) neler olabilir? Ya da neler iddia ediliyor?
Devletin iç ve dış siyasi yararlarının "iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji" gibi genel ve muğlak ifadelerle bahsi ilk eleştirel yönünü teşkil ediyor. Sadeleştirilmesi ve somutlaştırılması isteniyor.
Bir başka endişe de hangi eylemin etki ajanlığı kapsamında değerlendirileceğinin somutlaştırılmamasıdır. Aksi halde bağımsızlığı ve tarafsızlığı tereddütlere gark olmuş yargı erkimizin yürütmeye ayak ve kıyak desteği verebileceği yeni bir enstrümana dönüşebilir, dönüştürülebilir.
Örneğin Pentagon'un "Türkiye'de geçici sığınmacıların demografik yapıda oluşturacağı değişim endişesiyle Türk Milliyetçileri rahatsız ve tedirgin." şeklinde ABD Başkanına bir rapor sunduğunu farz edelim. Pentagonla hiç bir maddi ya da manevi iltisakı olmayan bir vatandaşımız "Ülkemde sığınmacı istemiyorum. Demografik yapımız ve üniter devlet düzenimiz tehlikede." dediğinde, yazdığında etki ajanı suçlaması ile yüzleşebilir. Yıllarca ceza evinde yatabilir.
Basit bir varsayımla örneklendirdiğimiz ilgili yasanın demokratik değerlerimize, düşünce ve ifade özgürlüğüne, basın ve yayın hürriyetine engel ve tehdit olmayacak halde yeniden ele alınıp düzenlenmesi hepimizin yararınadır.
ABD'nin ta 1938'de çıkardığı AB'nin de çıkarmak üzere olduğu şeklindeki lehte savunmalar eksik ve yanlıdır. Çünkü bahsi geçen ülkelerde yargı yürütmenin emrinde değil ensesinde görev yapmaktadır...