Bugun...


Ali KOCAMAN

facebook-paylas
ÇOK ŞÜKÜR BİTTİ
Tarih: 31-05-2025 10:26:00 Güncelleme: 31-05-2025 10:26:00


Yerel sanatçılarımızdan birisin şarkısında "Dertleri derelere dökeyim de düz olsun. Var doksan dokuz yaram sende vur da yüz olsun." beyiti vardı. Trabzonspor'un hâletiruhiyesini bu sözlerle tasvir etmek sanırım tam isabet olur.

Kadro kalitesi, sezon performansı, hoca tartışmaları, finansal imkansızlıklar, yabancı futbolcu kontenjanı, kiradan geri dönen oyuncular, U 19  kadrosunun değerlendirilmesi, yeni transferler yetmezmiş gibi stat ve forma sponsoru PPR Holding'e yönelik yasa dışı bahis operasyonu ve kayyım tayini de çeşitlendirdi dert portföyümüzü.

Türkiye merkezli dijital ve ya elektronik para platformları; gerek finansal hacimleri, gerek sicilleri, gerekse denetlenebilirlikleri bakımından daima şüphe arz eden kurumlar olmuştur. Papara'da bu şüpheleri boşa düşürmeyecek eylemleri nedeniyle MASAK tarafından derdest edildi.

İlgili sponsorluk sözleşmesinin süresi, ödemeleri vb. detayları artık TMSF tarafından incelenecek, yönetilecek ve muhtemelen sonlandırılacaktır. Devamı durumunda kamu erkinin Trabzonspor'a sponsorluğu İstanbul medyası tarafından fonlama etiketiyle servis edilecektir yeri ve zamanı geldiğinde. Umarım bu soruşturmanın bir ucu kulübümüze doğru uzanmaz. Bir futbol kulübünün sponsoru ve yasa dışı bahis operasyonu aynı cümlede telaffuz edildiğinde masumiyet karinesini korumak deveye hendek atlatma misali zor olur.

Kayıp bir sezonun son maçını teknik adam, futbolcu ve oyun için referans göstermek, kabul etmek yanılgılara vesile olur. Her iki takım açısından bakıldığında futbolcuların tatil moduna girdiği, transfer dönemine odaklandığı bu süreçte sahada orijinal bir rekabet, esaslı bir fiziki performans ve ciddiyetle uygulanan taktik disiplin düzeni göremeyiz, göremedik de.

Düşük tempoda ve görsel düzensizlik halinde geçen mücadelede iki futbolcumuzla ilgili abartıya kaçmadan pozitif cümleler kurmak mümkün.

İlki Jabol Folcarelli. Daha önce iç sahadaki Sivasspor maçında gösterdiği performansla mevkidaşlarına göre daha donanımlı ve farklı niteliklerini gözlemlenmiştik. Ardından sakatlandı, kayboldu. Son iki hafta tekrar ilk on bire döndü. Samsun mücadelesinde vasat kaldı. Dünkü maç özelinde koşu mesafesi, her yöne kısa, uzun ve hızlı pas kalitesi, pas opsiyonu olma yani pozisyon bilgisi gayet iyi göründü. Klasik bir altı numara mı? Değil tabi ki. Güçsüz ve ağır kalır. Ama gelecek yıl sekiz numara rotasyonu için kalabilir, kullanılabilir kanaatindeyim.

İkincisi Oleksandr Zubkov. Dün bir resital izletti bize. Futbol zevkimizi ayakta ve canlı tutan kramponumuzdu. Bazen Banza'nın kankası bazen de serbest statüde gördük kendisini. Çizgi oyununa göre daha geniş alanlar bulduğunda, fiziki kapasitesini hücuma dönük harcadığında etkili bir silah olduğunu, olabileceğini bize de Fatih Hoca'ya da ispat etti sanırım. Yaz boyunca bu role hazırlatılmalı ve değerlendirilmelidir.

Fatih Hoca'ya yönelik "Neden bütün gençleri sahaya atmadın ?"  türündeki eleştirilere katılmak, katılmamız mümkün değildir. Hafızam beni dolandırmıyorsa yine bir Antalyaspor maçı ve Hami Mandıralı realitesi arşivlerde duruyor. Tamamına yakını genç ve tecrübesiz futbolculardan kurulu takım Antalya deplasmanında aldığı tarihi mağlubiyetle hem kendilerini hem de hocalarını ateşe atmış ve yaşadıkları depresyon neticesinde kaybolup gitmişlerdir. İşte Fatih Hoca dünkü hassasiyetiyle tarihi tekerrüre izin vermemiştir.

Yine de hocamızın anlayamadığımız, yorumlayamadığımız tercihleri oldu düne dair.

Lundstram'ın değil on birde Antalya'da olması bile ilk itirazımızdır. Ozan'ın, Draguş ve Sikan gibi iki orijinal hücumu varken sol önde konumlandırılması da anlaşılamadı. Zaten Ozan da anlamamış ki o bölgede maç boyu hiç aktif değildi.

Ozan ve Lundstram eleştirisi ardından aynı minvalde devama paragraf açmak zarureti Saviç konusunun trajik durumuyla ilgilidir. Dünya çapındaki bir futbolcuyu çoluk çocuğun olduğu bir maça son beş dakika atmak hiç hoş olmadı Fatih Hocam. Öyle ya skorla ilgili bir tereddüt yok. Esasında Saviç'i o üçlünün ortasına ilk on birde oynatmak ve gençlere tecrübelerini yaşatmaktı doğal olan, profosyonel olan. Hadi maç Trabzon'da olsa Saviç'in son maçı olsa çıkabilirdik işin içinden de o da değil. O sahaya çıkmak için yıllarca hayal kuran Arda yanında, gözlerinin içine bakarken Saviç'i zedelemenin, germenin mantığını hiç anlayamadık. Değişiklik anında Saviç'in beden dilini okuduğumuzda ilkokul öğrencileriyle bir etkinlik cezası alan ortaokul öğrencisinin psikolojisini, mahcubiyetini, ezikliğini yansıtıyordu. Muhtemelen "Ben kimim, burası neresi, üç beş kuruş uğruna değer miydi ?" pişmanlıkları yaşıyordu sessizce. Hiç olmadı hiç yakışmadı o görüntüler. Arda'ya da Saviç'e de ayıp oldu.

Beraber yürüdüğümüz, düşündüğümüz bu kara sezonu çok şükür bitirdik. Gelecek sezon hep beraber sevineceğimiz, heyecanlanacağımız bir takım, hedef ve makalelerle etkileşmek dileğiyle hoşça kalın. ALLAH'a emanetsiniz...





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI