Bugun...


Ali KOCAMAN

facebook-paylas
MAZERETİM VAR ROTASYONLUYUM ABİ (!)
Tarih: 11-05-2025 14:12:00 Güncelleme: 11-05-2025 14:12:00


Bu rotasyon hikâyelerinin Trabzonspor tarihinde hiç beyaz yumurtası olmamıştır.

İlk aklıma gelen 2010 - 2011 sezonunda deplasmanda oynayacağımız Fenerbahçe maçı arifesinde kupa yarı finalinde Beşiktaş'a karşı uygulanandı. Neticede hem kupadan elenilmiş hem de Fenerbahçe maçı kaydedilmişti. Üstelik her iki maçta da ezik bir oyun ve skor talihsizliği yaşamıştık.

Tarihin tekerrürden mütevellittir klişesine saygısız davrandığınızda bolca keşkeleriniz, pişmanlıklarınız hasıl olacaktır daima.

Bir ezeli rakibinize üstelik yine kendisiyle oynayacağınız müsabaka öncesi kadro kesintisine gitmek olsa olsa Tekke (!) mantığı ile izah edilebilir.

Esas gayesi ve motivasyonu lig şampiyonluğu olan Galatasaray takımını bu hedefte strese sokarak kupa maçına avantaj tesis etmek daha doğru tercih olurdu şüphesiz.

Şimdi siz rakibinize güzel bir antrenman yaptırdınız ve üç puanı hediye ettiniz. Peki  yoruldular mı yıprandılar mı? Tabi ki hayır. Güle oynaya hem lige dair endişelerini giderdiler hem de kupa maçına motivasyon, özgüven biriktirdiler.

Bu rotasyonun özü kadar şeklide mantık dışılıklar içermektedir. Zihinsel ve fiziksel korumaya alınan futbolcular içinde sadece Nwakaeme kabul edilebilir kriterlere uygundu. Çünkü üst üste iki zorlu doksan dakikayı oynayamıyor. Ya sakatlanıyor ya performans veremiyor.

Ara transferde alınan Zubkov, Sikan gibi oyuncuların oynatılarak rakip savunmacıların karakterlerine aşina duruma getirilmeleri fırsatı tepilmiş oldu.

Banza gibi atletik ve güçlü bir santraforun kulübeye çekilmesi ise tek kelimeyle işgüzarlıktı.

Peki bir Uğurcan'ın, bir Batagov'un, bir Mustafa'nın sakatlanmama hususunda kaskoları mı vardı yoksa eş değerde alternatifleri mi diye sormak düşer bize nacizane.

Bir ezeli rekabette rotasyon tercihi ancak alt yapı oyuncularına süre/fırsat verme maksatlı kullanılabilir, denenebilirdi. O da yapılmadı. Hatta iki tane genç stoper kulübede beklerken Okay gibi orta saha orjinli futbolcu stoper oynatıldı. Pes yani Fatih Hocam (!)

Yapılan kadro tercihleri misafir takımın mutlak galibiyet ev sahibinin iddiasızlık hedefi doğrultusundaydı. O yüzden oyun ve netice üzerine yorum yapmak doğru değildir kanaatindeyim.

Süper Lig seviyesinin bir kaç gömlek üstünde kadro kalite ve hacmine sahip Galatasaray takımını mağlup edebilmek için onlardan daha çok istemek ve terlemek gerekir. Aynı durum Çarşamba günü için de geçerlidir. Sahaya kiminle çıktığınız değil hangi inanç ve kararlılıkla çıktığınız farkındalık yaratacaktır. Dünkü maddi ve manevi istatistikler tekerrür edecekse kupa finali ayrı bir hezimete, rezalete dönüşür biline.

Rakibimizin daha çok istediği, koştuğu ve ürettiği mücadeleyi kazanması tabi ki kabulümüzdür. Bükemediğimiz bileği çeşitli bahanelerle itibarsızlaştırmak tarihi vizyonumuza ihanet olur. Lakin son iki hafta aleyhimize geliştirilen VAR uygulamalarına da sessiz kalamayız.

Kasımpaşa maçında Banza'yı, dünkü maçta Vişça'yı ofsayta düşüren çizginin futbolcularımıza en yakın rakip oyuncudan çekilmesi skandal kategoride kararlardır. Halbuki o çizginin kendi kalesine en yakın rakip oyuncudan çekilmesi gerekirdi. Yani dünkü kritik çizginin Davinson'dan değil Sara'dan hıza alınarak oluşturulmasıydı yasal ve adil olan.

Ulusal kanallarda Trabzonspor'u temsil eden veya Trabzonsporlu kimliği hasebiyle istihdam edilenler  bazen mizahi derecede taraftarlık modunda tavırlar koyuyorlar ki üzülüyoruz, kızıyoruz. Bazen de çok hazırlıksız ve pasif kalıyorlar. Örneğin dün yediğimiz ikinci golde bir ofsayt tereddüdü mevcut. Hatta bana göre net bir ofsayt var. Top ofsayt pozisyonundaki Osimhen'e doğru ortalanıyor. Osimhen ortalanan topa hamle yapıyor ve pasif olan durumunu aktife dönüştürüyor. Neticede topu o değil de ofsayt durumu olmayan Yunus alıyor ve asist yapıyor.

Bu pozisyonu göremeyen ve tartıştıramayan spor elçilerimiz bilsinler ki bu taraftar artık hamasi ve demagojik tavırlara diyetlidir. Ağzınızı değil gözünüzü açın lütfen.

Son paragrafı camiamıza bir sitemle doldurmak istiyorum. Ezeli rekabeti sadece Fenerbahçe Kulübü özeline indirgeyerek büyüklüğümüzü muhafaza edemeyiz. Bizim için Galatasaray'ın ve Beşiktaş'ın Fenerbahçe'den fazlası da yok eksiği de. Her üçü de ezeli ve ebedi rakibimizdir. Bunu Çarşamba günü birlikte göreceğiz. Galatasaray Futbol Kulübü'nü İngiliz Kraliyet Ailesi statüsüne dönüştürme çabalarına, algılarına müşteri de olmamalıyız, teslim de.





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI