Kurt, şöyle devam etti:

“Suriye’de Alevi toplumu ve diğer gruplara yönelik artan şiddet ve katliam girişimlerini büyük bir endişeyle takip ediyoruz. Bu provakatif saldırılar, insanlık onuruna, evrensel değerlere ve temel haklara yönelik kabul edilemez bir tehdit oluşturmakta; bölgedeki insan hakları ihlallerini derinleştirmekte ve toplumsal barışı zedelemektedir.

Bu saldırılar yalnızca Suriye’de yaşayan insanları değil,  Türkiye’de akrabaları bulunan birçok aileyi de derinden etkilemektedir. Bölgeyle güçlü bağları olan vatantaşlarımızın kaygıları her geçen gün artmakta, bu durum toplumsal huzursuzluğu da tetiklemektedir. Hiçbir topluluk, etnik kimliği veya dini inancı nedeniyle şiddet ve nefretle karşı karşıya kalmamalıdır.

Sosyal hizmet mesleği; insan hakları, eşitlik, adalet ve toplumsal barış gibi kutsal değerlere dayanır. Bizler, her bireyin yaşam hakkının kutsal olduğuna inanıyor ve şiddet, nefret ve ayrımcılığa karşı sesimizi yükseltiyoruz. Farklı kimlik ve inançlara sahip toplumların barış içinde yaşayabilmesi için çeşitliliğin bir zenginlik olarak kabul edilmesi ve herkesin temel haklarına saygı duyulması esastır. Ancak, Suriye’de yaşanan bu vahim olaylar, kin ve düşmanlığı besleyen, toplumlar arası çatışmayı körükleyen saldırılar niteliğindedir.

Sivillerin doğrudan hedef alınması, Uluslararası İnsancıl Hukuk ve uluslararası insan hakları hukukunun açık bir ihlalidir. Yaşanan saldırılar sonucunda çok sayıda sivil hayatını kaybederken ve yaralanırken, pek çok aile zorla yerinden edilmekte, sağlık başta olmak üzere kritik altyapılar ciddi zarar görmektedir. Tüm tarafları, düşmanlığı sonlandırmaya ve uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.

Şiddetten etkilenen toplulukların güvenliğinin sağlanması, insani yardıma erişiminin kolaylaştırılması ve temel haklarının korunması, ulusal ve uluslararası toplumun ortak sorumluluğudur. Bu doğrultuda, ulusal ve uluslararası kuruluşları derhal harekete geçmeye çağırıyoruz.

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Şube Başkanlığı olarak, her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Toplumsal barışın sağlanması, adaletin temin edilmesi ve her bireyin güvenli bir şekilde yaşama hakkının korunması amacıyla savunuculuk yapmaya devam edeceğimizi bildiriyoruz.”