Ülkemizde insanların dini vecibeleri üzerinden amiyane tabirle söğüşlenmesi maalesef inancımızla ahlakımız arasında eşgüdüm kuramadığımızın bariz göstergelerindendir.

Ramazan ayı yaklaşınca pideye, hurmaya, baklavaya, endüstriyel içeceklere, ete, kıymaya, baharatlara; Kurban Bayramı yaklaşınca canlı hayvana, bıçağa, kıyma çekimine, poşete, saklama aparatlarına; her iki bayram öncesi şekere, konfeksiyona, oyuncaklara, ulaşım ücretlerine; haç mevsiminde takkeye, tespihe, seccadeye, başörtüsüne anormal seviyede fiyat artışı uygulaması en sık rastladığımız teolojik fırsatçılık, ahlaksızlık, aç gözlülük örnekleridir.

Yine bir Kurban Bayramı arefesinde et/canlı hayvan fiyatları piyasa dinamiklerine kısa devre yaptırarak keyfe keder tırmanmaya başladı, devam ediyor. Ne kadar, ne zamana kadar süreceği de belli değil.

Bu mevzuyla alakalı üç kurum/kuruluştan bahsetmek istiyorum. ESK (Et, Süt Kurumu), Ulusal Süt Konseyi (USK) ve Ulusal Kırmızı Et Konseyi) UKON)... Bu üçlüden ESK’nın varlığı ve fonksiyonu zaten genel malumata dahil.

UKON ve USK 08.06.2013 tarih ve 28671 sayılı Resmi Gazete’nin ikiz çocukları. Her ikisi de Tarım Kanunu'nun 11. maddesi gereği vücuda getirilmiş. USK ne alaka demeden önce sıradaki paragrafı okuyun lütfen.

Tek Resmi Gazete ikizleri olan iki kuruluştan USK’ya çiğ süt maliyetlerini belirleme, satış fiyatı tavsiye etme yetkisi verilmişken UKON’a kırmızı et maliyet ve fiyatı belirleme, düzenleme, tavsiye salahiyeti verilmemiş. Bu ayrıntı bugün yaşanan keşmekeşin sebeplerinden biridir.

Bir diğer sebepte kırmızı et fiyatlarını piyasa koşullarına uyarlamakla görevli ESK’nın sektördeki hacminin minnacık kalmasıdır. Toplam kırmızı et arzının % 1’ini dahi sağlayamayan kurumun fiyat istikrarı temini tabi ki düşünülemez.

ESK’nın görev ve yetkileri kes kopyala yapılarak oluşturulan diğer iki kurumun yandaş depolama amaçlı kurulduğu kanaatimi de belirtmeden geçemem.

Ülke nüfusunun muhtemelen % 95’ini ilgilendirdiği bilinen bir mevzuyu ikaz, tavsiye ve kamu spotlarıyla geçiştirmek yerine yasal mevzuatla düzenlemek iktidara sahip olanların görevidir. Olmadığında da bazı mahalle muhtarları kırmızı et fiyatını tespit ve ilân etme durumunda kalıyorlar. Bu durum hukuk sistemimizde yetki tecavüzüdür.

Gerek muhtarları, gerek üreticiyi, gerekse tüketiciyi kapsayacak, koruyacak, rahatlatacak bir yasal düzenleme ile örneğin il tarım müdürlükleri en azından Kurban Bayramlarında fiyat tanziminde yetkilendirilebilir.

Son tavsiyemiz de canlı hayvan arzının sahiplerine olsun. Arefe gününe kadar kasaplarda yaklaşık 400- 450 lira olan kemikli et fiyatlarını sırf Müslümanların ibadet zorunluluğu dolayısıyla 500- 550 liraya yükseltmek İslam’ın öngördüğü ticari ahlakın dışındadır.

Lütfen makul, mantıklı ve insaflı olun...