Yazıya kısa ve ilginç bir anekdot/anı ile başlayayım. Dün bir çay ocağında oturuyordum. Mekân dışında servis yapılan üç dört masa vardı.  Meydandan masalara doğru yaklaşan bir beyefendi yan tarafımızda oturan, muhtemelen dolmuşçu gence "Mehmet arabanda çuval var mı?" diye sordu. Herkesçe malum ki fındık sezonunda Karadeniz'de arabalar doludur. Mehmet Bey "Ne oldu adam mı öldürdün?" şeklinde yarı alay yarı ironi ama hiç "Narin" olmayan, içimizi acıtan bir karşılık verdi.

Düşündüm de bu caniler sadece Narin’i öldürmediler. Teolojik, psikolojik ve sosyolojik birçok değerimizi, inancımızı, dogmamızı da katlettiler.

Neleri öldürmediler ki; battaniyelerden çuvallara, derelerden ıslak mendillere kadar maddiyatı hatta otomobilleri, masumiyeti, anneliği, aileyi, akrabalığı, komşuluğu, cesareti, merhameti, feraseti, ahlakı, namazı, töreyi...

Öldürülen kızımız için olası bir sebep tahmini gırla gidiyor çeşitli mahfillerde, yazılı görsel medyada, dijital platformlarda. Favori, görmemesi gereken gayri ahlaki bir eyleme şahit olması.

Ne bir şeyi Beyler! Narin o gün görmemesi gereken o kadar çok şey gördü yaşadı ki! Ölümü gördü, ihaneti gördü, battaniyeyi gördü, çuvalı gördü, dere yatağını gördü ve nihayet cenneti. Onu henüz tomurcukken kıranlar, koparanlar her iki cihanda da cehennemi yaşasınlar, yaşayacaklar.

Bu vahşette hiç dillendirilmeyen bir teolojik motivasyon unsuruna da dikkat çekmek istiyorum. Narin kızımızla abi E.G.'nin rollerini takas edersek aile ya da akraba topluluğu aynı tepkiyi, infazı düşünür müydü, gerçekleştir miydi? Benim cevabım kesinlikle hayır olacaktır. İslam’ın bütün varlığını, kutsiyetini bayanların mahremiyeti ve kısıtlamaları üzerinden okuyan, okutan ve köhne zihinlere serpiştiren resmi veya sivil odaklar da bu cinayetin işbirlikçileridir.

Masum bir çocuğun cesedini dere yatağına gizleyip eve dönen insan müsveddesi namaz kılıp arama çalışmalarına iştirak etmiş ya işte Maide Suresi 32. Ayetin emri de benim bahsettiğim yobaz tiplemesini de karşılayan numunedir.

Bu N.B. ve türevlerinin, İslam’a bakışı, algıyı, itikadı yaralayan hal ve hareketleri kıldığı namazın telafi edemeyeceği büyüklüktedir.  Siz kılmayın kardeşim! Alnınız seccadeyi, diliniz kıraatı, yönünüz kıbleyi kirletmesin.

Saatlerce izlediğim, dinlediğim, okuduğum kadarıyla bir bayan gazetecinin köşesinde yazdığı amca S.G.'nin abi E.G.'ye söylediği iddia edilen ama gündemde tutunamayan

"Ya Narin'i öldür ya ikinizi de öldürürüm." tehdidi bu vahşetin şifresidir.

Son paragrafta, genç ve ya çocuk yaşta vefat eden kızların tabutuna gelinlik iliştirilmesini doğru bulmadığımı, kızlarımıza gelin olmayı hedef ve hayal öncelemesi yaptırmanın sayısız sakıncaları barındırdığını belirtmeliyim...