Hafta sonu Ramspark’ta oynanacak olan GS - TS mücadelesi, takımımız için hedeflerinin revize edileceği mahiyet içermesi namına çok önemlidir.

Puan ya da puanlarla dönmemiz halinde güçlü bir özgüven, şişkin bir moral, majör bir motivasyonu da Trabzon’a taşıyacaktır takımımız. Artık yukarı yönlü seyreden, düşünen ve planlayan bir trende evrilecek Hocamız, idaremiz ve camiamız.

Rakibimize dirençsiz bir mağlubiyet ise on haftalık "fırtınanın" bir serap, bir halisünasyon olduğu realitesiyle yüzleşmemizi sağlayacaktır.

Vuruşa vuruşa kaybetme şıkkı ise "bu yolda galiptir, mağlup" moduyla sineye çekeceğimiz netice olacaktır.

Eğri oturup doğru düşünmekten, objektif ve samimi olmaktan geçer öngörülerin sağlığı, tutarlılığı ve başarısı.

Kabul etmemiz gerekir ki Galatasaray takımı teknik kalitesi, fiziki kapasitesi ve organizasyon gücü ile diğer bir ifadeyle toplam kalitesi ligimizin bir iki tık üzerinde oluşturulmuş, kurulmuştur. Çok maliyetli ve alternatifli yapısıyla dikkat çekmektedir. Bu özelliklere ilaveten müthiş taraftar desteği, hakem sempatisi, illegal ve çetrefil ekonomik ilişkiler, siyasi iltimasta rakibimize itici güç olmaktadır.

Sahaya girersek Galatasaray’ın oyun ezberi rakip fark etmeksizin ön alan baskısı yapma şeklinde başlıyor. İlk otuz dakika sürekli, şiddetli ve kalabalık baskıyla skor üretiyorlar, rakibi demoralize ediyorlar. Bu taktiğin aktörleri Osimhen, Yunus, Barış, Torera ve Lemina’dır. Arkada ise bu baskının kırılması durumunda Davinson çabukluğu kullanılmaktadır.

Aynı baskı ikinci yarının ilk on beş dakikasında tekrar edilmektedir. Bu sekanslarda temaslı, tatlı sert ve riyakar enstantanelere sık rastlıyoruz. Özellikle Torera ve Osimhen’in kart dokunulmazlıklarından ötürü spor ahlakına mugayır fiilleri kol geziyor yeşil zeminde.

Şimdi böyle bir rakiple, organizasyonla düellodan sağ ve salim çıkmanın çarelerine, çaresizliğine pencereler açalım.

Muhtemelen Onana - Mustafa, Saviç, Batagov, Pina- CİO, Okay, Folca- Augusto, Zubkov, Ounachu tertibi ile sahada olacağız.

Okay’ın sakatlığının devamı ve ya derbi oynama arşivi nedeniyle Ozan tercihi de sürpriz sayılmamalıdır.

Fatih Hoca’nın genelde Onana, Batagov ile geriden set ya da bu ikilinin uzun menzilli paslarıyla oyuna girme opsiyonlarını kullandığını biliyoruz. Da rakiplerde biliyor. O yüzden Batagov’a muhtemelen Osimhen ile yakın, sıkı markaj uygulayacaklardır.

Set hücumuna çıkışta aheste, sakar ve kreatif eksikliğimiz tam da rakibimizin istediği modeldir. O yüzden aklımızdan dahi geçirmemeliyiz.

Daha çok uzun paslarla savuşmalıyız birinci bölgemizi. Atılan uzun toplar merkeze değil kenarlara nişan alınarak gönderilmelidir. Ounachu da sürekli sağ ya da sol çizgilere deplase olarak çıkmalıdır hava toplarına. Çünkü bu dev adan havaya yükseldiği anlarda ya faul yapıyor ya faul alıyor. Merkezden kullanacağımız duran toplar yerine çizgilerden kullanılanlar daha avantajlı olacaktır bizim için. Ki bu mücadele de akan oyun konseptiyle skor üretme ya da pozisyon bulma şansımız çok az olacaktır. Bolca duran top,  tempo yavaşlığı taktiksel stratejimiz olabilir.

Galatasaray takımını geriye koşturmak yapılacak en reel eylem olurda ön alandaki oyuncularımızın topa basma, rakibe kalça dayama, adam eksiltme nitelikleri yok maalesef. Bir nebze olan Zubkov da son derece formsuz. Nwakaeme olsaydı daha farklı düşüncelerimiz olurdu tabi ki.

Takımımız hücum organizasyonlarını daha çok savunma donanımı zayıf Sallai’nin bölgesinden yapmalı. Rakibini de hücum aktiviteleri sınırlı Eren’in kanadından hücum yapmaya zorlamalıdır.

Dengeli, kademeli ve ısıran savunma; ikili, üçlü gerilla hücumları ile tabi rakipten çok koşarak oyuna ve skora ortak olabiliriz. Hakim olabilir miyiz? Çok zor.

Rakibimizin hafta içi oynayacağı Ajax maçına ayıracağı motivasyon, Davinson’un yokluğu, Barış Alper’in mental formsuzluğu gibi handikaplarını da kullanarak puan ya da puanlar almaya çalışacağız.

Futbol bu. Beklenilmeyen, normal şartların dışına taşan gelişmelere açıktır. Lakin rakibimizin hem oyun hem skor üstünlüğü ihtimali bayağı yüksek. Ekibimizin puan alması başarı puanlar almadı muhteşem olur.

Rastgele fırtınanın tayfaları, Fatih’in aslanları...