Hacı Baba Tekkesi

Bir müteahhidin başkanlığında, birer doktor, mühendis, mimar, sigortacı, nakliyeci, restorancı, siyaset bilimci, işletmeciden, iki iktisatçı ve iki hukukçudan mütevellit yönetim kurulu hangi sektörde hangi kurumda teşekkül ettirilebilir?

Düşünelim. Bir AVM’nin yönetim birimi olabilir. Bir havalimanı yer işletme hizmetleri idare kurulu olabilir. Bir şehirlerarası otobüs terminali konsorsiyumu olabilir. Bir uluslararası vakfın mütevelli heyeti olabilir. Mümkündür ki başka birimler ve görevlerde tahmin edebilirsiniz.

Bünyesinde bir spor akademisyeni, bir profesyonel milli futbolcu, bir UEFA kokartı sahibi hakem, bir pro lisans nitelikli teknik direktör, bir spor hukukçusu, bir uluslararası futbol menejeri, bir spor psikoloğu, bir spor yazarı, bir spor programcısı olsaydı hepimiz yukarıdaki yönetim biriminin TFF için bir araya geldiğini söylerdik, onaylardık.

Ülkemizin en sevilen, icra edilen, seyredilen, fonlanan spor aktivitesini yönetecek, yönlendirecek, geliştirecek kurumun futbolla yegane iltisakları bir kaçının hasbelkader futbol kulübü yönetimi kariyerleridir.

Ne kariyer ama! Yıllardır Trendyol Birinci Ligde küme düşmemeye oynayan Adanaspor un başkanı yetmedi yanında asbaşkanı, aynı ligde olduğunu sandığım Manisa FK Başkanı, geçen yıl küme düşen Ankaragücü yöneticisi, düşmekten başı dönen Giresunspor’un eski başkanı. Beğenmediyseniz çilek de var! Hangi kategoride olduğunu Google’un da öğrenemediği Bağcılarspor Kulübü Başkanı.

Sayın Hacıosmanoğlu’nun bu yönetim kuruluyla Türk Futbolundaki hastalıklı bünyeyi teşhis, tedavi ve rehabilite edebilmesi olağan değildir. Hem kendine hem Trabzonspor’a, hem Türk Futbolu’na yazık oldu demeyiz inşallah.

Kubaşık Fiyatlama Teorisi

Uluslararası kabulde üretim faktörleri emek, sermaye, doğal kaynaklar, makine/techizat ve müteşebbis; üretim girdikleri enerji, hammaddeler, yarı mamuller, ücretler, vergiler ve benzeridir…

Dolayısıyla bir ürünün fiyatı ilgili faktörlerin, girdilerin maliyetiyle müteşebbisin kar marjına bağlı tespit edilir. Ülkedeki enflasyon ve devalüasyon da bize has etkenlerdir.

Üretimden dağıtıma, stoktan pazarlamaya kadar geçen tedarik zincirlerinin her aşaması kamunun bilgisi, onayı ve denetimine tabidir. Çağdaş iktisadi, mali ve ticari hükümlerin geçerli olduğu ülkelerden biri değiliz maalesef.

Peki, bizde nasıl oluyor? Bizim yukarıdaki iktisadi realiteyle uğraşacak vaktimiz yok. Çok daha basit ve bilimsel (!) bir "çarşıda gördüm" metodu icat ettik.

Limonun tedarik zincirindeki bir arızadan dolayı perakende fiyatı iki katına çıktı. Limonu diğer ürünlerle kıyaslayan manav patatesi, soğanı, biberi, patlıcanı da o oranda değerli hale getirdi. Manava giden lokantacı yemekleri, lokantaya giden kırtasiyeci kitapları, kırtasiyeye giden konfeksiyoncu elbiseleri, konfeksiyona giden müteahhit daireleri, daire alan kuyumcu altını, altın alan turizmci konaklama ücretlerini, tatile giden galeri otomobilleri, otomobil alan çiftlik sahipleri eti ve sütü...

İşte Ticaret Bakanlığı’nın, Maliye Bakanlığı’nın ve diğer ilgili kurumların gönüllü by passlığında oluşan fiyatlama yöntemi böyle sürüp gidiyor.

İyi uykular iktidara sahip olanlar. Asayiş berkemal aman rahatsız olmayın. TÜİK emirlerinize amade Efendim...

Sosyal Yangınlar

Anayasamızla sabit Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden "sosyal devlet" ilkesi anlamından aparılmış bağlamından koparılmıştır maalesef.

İlgili ilke gereği kamu erki, bütün vatandaşların sosyal imkanlardan azami yaralanabilmesi, sosyal ihtiyaçlarını asgari giderebilmesi için politika geliştirmeli, mevzuat düzenlemeli, icraat yapmalıdır kısaca, özetle.

Bugün kasabalarda teşekkül ettirilen kurullar ve lütfedilen fonlar aracılığıyla dağıtılan üç beş kuruşluk sadaka ile bir kaç poşet bakliyatın sosyal adaleti temsil ettiği sanılıyor.

Yetmedi o lütuflarda fakirlerden ziyade çakalların nasibi olmaya başlamış.

Trabzon un bazı ilçelerinde ihtiyaç sahiplerini tespit, yardımları koordine etmesi gereken mahalli bilirkişilerin yanlışlıkla (!) kendi namlarına dosya hazırladıkları kulaktan kulağa fısıldanıyor.

İlçe kaymakamlarımızın, mahalle muhtarlarımızın ve fon yöneticilerinin, garip gurebanın nasibine musallat olmaya çalışan bu siyasi yanaşmalara, toplumsal beslemelere, sosyal leşçilere engel olacaklarını umuyorum, sanıyorum.

İlgili dosyaların onayı halinde...