Önceki gün zihnimizi harap gönlümüzü bitap düşüren ilahi tecelliyi, metanet ve kemalet stoklarımızı son limitlerine kadar kullanarak göğüsledik. Dün de hüzünlerle, dualarla, tekbirlerle ebedi ikametgâhına uğurladık Halil Başkanı.

Öncelikle anasına, babasına, eşine, evlatlarına, kardeşlerine ve bütün sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum.

"Eskiden ülkücüler vardı davamıza değer katıyorlardı. Şimdi ülkücü geçinenler var davamızdan çalıyorlar." demişti en son muhabbetimizde Reis.

İşte ilçemiz ve ülkümüz bu derinlikte durum tespiti ve tahlili yapan, yapabilen bir insanı, donanımı, değeri kaybetti.

Siyaset terminolojisinde "ülkücülük" namıyla yaftalanan, Türklük gurur ve şuurunu İslam ahlak ve faziletiyle mayalamış münevver ve muteber bir felsefenin ikinci nesil

(1980 - 2000) mümessillerindendi O.

Birinci jenerasyonun (1960-1980) Başbuğun önderliğinde kanla, canla yeşerttiği ve yaşattığı bu milliyetçi öğretinin askeri darbe neticesinde aldığı ağır yaraların tedavi ve rehabilitasyonunu üstlenen ikinci neslin Çarşıbaşı ilçesindeki yılmaz, yıkılmaz bir kalesiydi.

İlçe parti başkanlığı tabelasının çay ocaklarında arz-ı endam ettiği, yönetim denetim ve disiplin kurullarının resen doldurulduğu, seçimlerde marjinal oy oranlarının tutturulduğu kara günlerin hem meşakkatini hem maliyetini sırtlamıştı. Davasının Kerem'iydi, Ferhat'ıydı Halil Reis.

Partisinin yüzde üçlerde, beşlerde teveccüh gördüğü dönemlerde Trabzon İl Genel Meclisi'ne seçilme başarısı O'nun nezih kariyerine ve karakterine Çarşıbaşı halkının şehadetiydi.

İl Genel Meclisi azalığı dönemlerinde kendisine uzatılan her eli tutmuş, her selamı almış hiç kimseye öteki muamelesi yapmamıştır.

Beşeri münasebetlerdeki naif ve nazik duruşunun aksine siyaset tarzı keskin ve minnetsizdi. Kimseye keyif bağışlamaz, kimseyi layık olduğu muameleden mahrum bırakmazdı. Parti özelinde de değişmezdi bu üslubu.

Milliyetçi Hareket Partisi'nin malum, makus olağanüstü kongre sürecinde il ve ilçe yönetimlerinin feshi ve merkezden atama şeklindeki inisiyatifiyle görevine son verilene kadar hep önde hep ileride tuttu ülküsünü.

İlçe başkanlığı ünvan ve yetkisini kaybetse de davasına olan sadakat ve samimiyetinden zerre sapma, savrulma ve küsme durumuna düşmemiştir. O dik ve sarsılmaz irade nedeniyle hep başkanımızdı, yarenimizdi.

Cumhur İttifakı'nın mahalli seçimlerde Çarşıbaşı İlçe Belediye Başkanlığını Milliyetçi Hareket Partisi kontenjanına bırakması hasebiyle yaptığı aday adaylığı başvurusunun reddine dair gönül ve hayal kırıklıklarını anlatmıştı bana detaylıca. Daha önce ilçe başkanlığından azlini anlattığı gibi. Her iki hadisede de ilçeden, ilden ve merkez teşkilatından serzenişte bulunduğu ülküdaşları oldu. Bu mevzuyu, yüreklerin dağlı, acıların taze olduğu günler hürmetine fazla deşmeyeceğim. Yalnız şu bilinsin ki bazılarıyla ilahi adaletin huzurunda yüzleşecek, hesaplaşacak muhakkak.

Gerek hastane gerekse cenaze sürecinde yedisinden yetmişine, sağcısından solcusuna, esnafından memuruna yaşanan sevgi, saygı ve övgü seli Halil Başkan'ın her yüreğe sığabilen, her kişiliğe dokunabilen eşsiz ve sınırsız insan sevgisiyle tanımlanabilir ancak.

Bu, hayattan amansız ve zamansız demir alma sürprizi meçhule değil inşallah cennete kalkan bir yolculuğun başlangıcı olmuştur. Biz sevenleri olarak elbette biliriz ki gidenler geri dönmeyecekler ama hep içimizde bir yerlerde yaşayacak, yaşatılacaktır.

Türk - İslam ülküsüne tereddütsüz vakfedilen çileli ama lekesiz, şaibesiz, menfaatsiz bir hayat hikâyesiydi O'nunkisi.

Yolun açık, yolculuğun kolay, mekânın cennet olsun Kardeşim...