2024-2025 sezonu bittiğinde Trabzonspor’un lig sıralamasındaki yeri ne olursa olsun istatistiklere deplasman kabusu olarak yansıyacağından hiç şüphem yok.

Bunun sebepleri de her ne kadar yetersiz bir kadromuz olsa da bizden çok daha zayıf takımlara karşı galip gelemememizin nedenini sadece kadroya bağlamak gerçekleri görmemek demektir.

Bir takım maça çıkarken ben bu maçta galip gelmek için mücadele edeceğim demeli ve bunu sahaya yansıtmalı. Burada en büyük suç teknik direktör Şenol Güneş’te diye düşünüyorum.

Takım bu kadar yumuşak oynamamalı. Dikkatlice incelediğimizde rakiplere karşı en az faul yapan takım belki de Trabzonspor, hem de hakemlerin aleyhimize haksız verdiği fauller de dahil.

Dünyanın en kaliteli futbolcularını bir araya getirsek eğer o futbolcular mücadele etmiyorsa rakibe basmıyorsa sonu Trabzonspor gibi olur.

Şansın da yardımıyla 1-0 öne geçtik, biraz mücadele etsek rakibe önde bassak, geri geri yaslanmasak çok rahat alabileceğimiz bir maçtı. Ancak ne var ki yediğimiz iki gol de bir birinin kopyası gibi.

İlk golde Malherio rakibi Mashuaku’ya bassa o golü yememiz mümkün değil. Keza Rafa Silva defansın göbeğinde o kadar boş nasıl bırakılır anlamak mümkün değil.

Yine ikinci golde Raşitza kovalanıp basılsa ikinci golü de yememiz mümkün değil. Rakip üstümüze gelirken geri geri gitmenin futbol literatüründe yeri yok.

Sezon başından beri rakibe basmayı öğrenemedik, gölge markajla sezonu bitireceğiz.

Takımın hafta içi ne çalıştığını merak ediyorum, rakibe karşı bu kadar yumuşak oyunun sonu yine mağlubiyet.

Bu takım ne zaman rakipleriyle kora kor mücadele edecek bunu Şenol Hoca’nın görmemesi mümkün değil, gördüğüne göre çözüm üretmeli. Eğer çözüm üretemiyorsa daha fazla zorlamamın bir anlamı yok. Eldeki bu kadro bu kadar da ruhsuz oynayacak bir kadro değil. Bu kadroya mücadele ruhunu verecek hoca lazım. Şenol Hoca’nın yanındakilere bakıyorum futbolculara gaz verecek bir yardımcı da yok, teknik ekip ve yardımcılarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

Transfer sezonu yine hayal kırıklığı ile geçti; gerçi alınan futbolcuların kalitesinden şüphe yok ancak oyunu organize edecek. Takımın temposunu ayarlayacak bir sekiz numara hala eksik.

Bireysel olarak Uğurcan yine yapabileceklerinin en iyisini yaptı.

Saviç gayet başarılı bir oyun ortaya koydu.

Batagov şu haliyle Trabzonspor’un ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede değil.

Malherio çok kötü.

Mustafa, Eren’den bir tık daha iyi ancak seneye mutlaka orjinal bir sol bek lazım.

Mendy, Cham sefilleri oynadılar.

Ozan kötünün iyisi.

Visca etkisiz,

Danilo Sikan emanet sol açık oynadı.

Simon Banza elinden geleni yaptı ancak santraforu değerlendirmek için gol paslarıyla yan ortalarıyla beslemek gerekiyor.

Trabzonspor öyle bir maç oynadı ki Beşiktaş kalecisi Mert’in kurtarışı yok.

Şenol Hoca maçı bizim gibi seyretmekle yetindi, takım sefilleri oynuyor. 1-0 önde iken bile oyunda hakimiyetimiz yok. Her an gol yiyecekmiş gibi oynuyoruz ve oyuncu değişikliklerine gitmiyor. Ne zaman ki geri düştük o zaman oyuncu değiştiriyor.

Bu hocalık değil, hoca dediğin maçta öndeyken bile oyunu okuyabilmektir.

Nwakaeme yaşı ne olursa olsun bu takımın can simidi olduğunu oynamadan da göstermiş oldu.

Bir sözüm de Beşiktaş taraftarlarına; Uğurcan’la uğraşacağına Fenerbahçe ve Galatasaray’dan niye bu kadar geri düştüklerini düşünsünler.

Hakem genelde iyi bir maç yönetti; sadece Mashuaku’nun Visca’ya müdahalesi koyu sarı hatta kırmızıya daha yakındı…