Öyle bir ilk yarı izledik ki top bir o kalede bir bu kalede…

Tam bir mahalle maçı kıvamında, orta sahalar yok…

Topu alan futbolcu mesafe ve açıya bakmadan şut deniyor.

Yine böyle bir pozisyonda Okay zeminin de yardımıyla golü buldu. Bu gol disiplinsiz oyuna sadece hareket getirdi. Top bir o kalede bir bu kalede. Öyle bir istatistik ortaya çıktı ki Onana tam beş kurtarışa imza attı.

Büyük takım demek kendi sahanda geçiş oyununa müsaade etmemek demektir. Ancak oyun disiplini olmayınca ilk yarıdaki skoru kaleci performansları belirledi.

İlk yarıdaki bu disiplinsiz oyuna devre arası teknik direktörlerin müsaade etmeyeceğini anlamak için kahin olmaya gerek yok.

Nitekim Fatih Tekke bir şeyler söylemiş olmalı ki ikinci yarı takım biraz daha disiplinli oynamaya çalıştı.

Maçın skoru çok iyi, ancak 4-0 kimseyi aldatmasın takım oyunu yerlerde sürünüyor. Rakip kaleye 25 şut çekip skorun 4’te kalması kale direkleri ve de  kaleci Bilal’in performansıyla açıklanamaz.

Bu kadar dağınık oyunda bardağın dolu tarafına bakacak olursak kadroda genç, gelişime ve de olgunlaşmaya açık futbolcuların fazlalığı ilerisi için umut verici. Transfer sezonu çok eleştirdiğimiz yönetim gençlere yatırım yapmakla daha doğru hamleler yapmış gibi görünüyor. Trabzonspor artık sekiz ve on numarasız bir oyun şekli ile denemeler yapıyor. Eğer bir oyun ritmi yakalarsa çok gollü maçlar çok uzak değil. Burada en önemli problem geriden oyun kurmanın barındırdığı yüksek risk. Ayakları çok iyi oyuncuların altından kalkabileceği oyun şekli, o bölgede oynayan oyuncuların becerebileceği bir oyun şekli değil.

Futbolcu performansı olarak Onana ortaya koyduğu performans ile Türkiye liglerinin üzerinde bir kaleci. Ancak İngiltere’de yediği golleri gözümüzün önüne getirdiğimizde her an öyle abes bir gol yeme potansiyeli hala taşıyor.

Rakibin zayıf olması bahanesini bir yana bırakarak Saviç’e ayrı bir parantez açmak istiyorum. Sekiz haftadır sakatlanmadan sürekli oynuyor ve bugün gamsız ve bağımsız Zubkov’a yaptığı asist on numara idi.

Göze batan bir diğer futbolcu Olai; o da böyle oynarsa ve de elden kaçmazsa özel seyirci potansiyeli yüksek.

Folcarelli oyun olarak çok öne çıkmasa da orta sahada takımın hamalı gibi her yere koştu.

Augusto’da ben Ekuban’ı görüyorum umarım yanılmam.

Zubkov çok yetenekli bir futbolcu ancak sezon başından beri ezberinde olan o içeri girip topu çekip sol ayakla kalenin tavanına asacağı gölün peşinde. Bu gölü bulmak için de oyun disiplininden gittikçe uzaklaşıyor. Takım içinde takım gibi tam bağımsızlık peşinde ancak futbolun bir takım oyunu olduğunu ona birisinin anlatması lazım.

Onuachu yerden ve havadan iyi beslenirse daha çok gol atar ancak Onuachu bu kadar geriye gelmemeli.

Sikan oyuna girdikten sonra yaptıklarıyla daha çok süreyi hak ediyor.

Sonuç olarak milli araya üç puanla girmek çok iyi ancak Kayserispor gibi zayıf bir takımı mağlup etmekle farklı hayallere sürüklenmeyelim. Takım daha da gelişecek olgunlaşacak daha iyi maçlar bizi bekliyor.

Bir sözüm de taraftarlara; Trabzonspor’un seyirciden çok taraftara ihtiyacı var. Artık transfer sezonu kapandı onu aldı bunu alamadı gibi geçmişle yaşamanın takıma bir faydası yok. Bu takım gelecek adına büyük potansiyeller taşıyor. Yine bu takım içinde taraftarları stada çekebilecek, özel potansiyeli olan genç futbolcular var. Futbolcu stadı dolu görürse daha çok efor sarf eder. Bu nedenle seyirci olarak değil de taraftar olarak o stadyumu doldurmamız gerekir diye düşünüyorum.

Son olarak hakemin ön planda olmadığı, direkten dönen bol şutun olduğu, jeneriklik kaleci kurtarışlarının yapıldığı çılgın bir maç izledik…